YAHYALI CEMAATİ

1. Tarihçe

Yahyalı Cemaati olarak bilinen bu yapı, Erenköy Cemaati'nin Mahmut Sami Ramazanoğlu'ndan sonraki kollarından biridir. Yahyalı Cemaati, "Yahyalili Hacı Hasan Efendi" ismiyle meşhur Hacı Hasan Dinç'in önderliğinde kurumsal kimliği pekişmiş bir gruptur. Hacı Hasan Efendi ile birlikte bu dini oluşum, mensubu bulunduğu Nakşi-Halidi gelenekten ayrılmadan bağımsız kurumsal kimliğini oluşturmuştur.

Hacı Hasan Efendi, 1914 yılında Kayseri Yahyalı'da doğmuştur. Babası Mustafa Hulusi Dinç Nakşi-Halidi gelenekten gelen Esad Erbili'nin halifesidir. Haci Hasan Dinçe Mahmut Sami Ramazanoğlu tarafından Hâlidi ve Kadiri icazeti verilmiştir. Hasan Efendi 1987'de vefat edince yerine İlahiyat Fakültesi mezunu olan oğlu Ali Ramazan Dinç (1955-) geçmiştir.

Yahyalı cemaatinin Kayseri'de sanayi gelişimine paralel olarak hızla büyüdüğü ve müritleri arasında Kayseri'nin önde gelen işadamlarının bulunduğu ifade edilmektedir.

2. Öne Çıkan Görüşleri

Hacı Hasan Dinç'in Ehl-i Sünnet geleneğine bağlı, şeriat-tarikat dengesini gözeten bir çizgide olduğu ifade edilmektedir. Tarikat ile şeriat arasında bir çatışmadan söz etmek Hacı Hasan Efendi'ye göre mümkün değildir. Öte yandan o, Kur'an ve Sünnet'in bağlayıcılığına vurgu yapmaktadır.

 

Dinç, pratik hayatta karşılarına çıkacak sorunlara karşı çözüm önerisi olarak şüpheli şeylerden kaçınmak, Kur'an ve Hadis'te zikredilen ahlaki ilkelere sarılmak, dünyanın geçiciliğini hatırda tutarak kalıcı olanın ahiret yurdu olduğunu hatırlatmak gibi temel islamî ilkeleri hatırlatmaktadır.

Hacı Hasan Efendi'nin İslam yorumunun merkezinde Kur'an ve Hadis'e ve bu gelenek çerçevesinde yapılan yorumlara yaptığı vurgu yer almaktadır. Sohbetlerinden derlenerek oluşturulmuş eserlerinde ele aldığı konuları Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat bakış açısına uygun olarak yorumlamakta, meselelere yaklaşımında bu prensibi göz önünde bulundurduğu vurgulanmaktadır. Ona göre Kur'an'a, hadislere ve evliya sözlerine itiraz olmaz.

Hacı Hasan Efendi'ye göre tarikat, Kur'an ve Sünnet tarafından kayıtlanmıştır ve bu iki kaynağa aykırı şekilde yorumlanamaz. Şerait-tarikat karşıtlığının kendi anlayışlarında yer bulamayacağını vurgulayan Hacı Hasan Efendi, eserlerinde İmam Rabbani'yi ön plana çıkarmaktadır. Onun "Şeriattan parmak kadar ayrı düşen, tarikattan dağlar kadar ayrı düşer." dediği bildirilmektedir.

Tarikat yoluna girip mürşide bağlanmayı bir eğitim aracı olarak gören Dinçe göre, kamil bir mürşit, hastalıklara şifa dağıtan bir doktor ve dağınık vaziyette bulunan dereleri bir araya toplayıp nehre ulaştıran kişidir.

Tarikata girmeyi herkes için vacip gören Hacı Hasan Efendi, "Tarikata neden girilmelidir?" sorusuna; kalp hastalıklarına deva olur, kişinin ahirete imanlı girmesine vesile olur, tarikata intisap eden kabir azabından emin olur şeklinde cevap vermektedir.

Dinç'e göre mürid, mürşidinin elinde ameliyat masasına yatmış bir hasta gibidir. Akıllı mürit ameliyat masasında doktoruna teslim olur. Çünkü tarikat yolu tehlikelerle doludur, dolayısıyla bu yola yalnız çıkmak tehlikelidir.

Nefis ve şeytana karşı mücadelede mürşidi kamillerden istimdat etmek gerekir. Bu noktada mürşit bir kılavuz, bir vesiledir. Ancak gözden kaçırılmaması gereken nokta feyzin kaynağının şeyh olmadığı, şeyhin feyzin akışında bir aracı olduğunun bilinmesidir. Bu bakış açısına göre şeyh, müritlerine bir ayna görevi görmekte, kendisinde bir varlık olmaktan ziyade kendine yansıyanı yansıtmaktadır.

Hacı Hasan Efendi rabitayı; müridin şeyhinin-salih kişinin silüetini gözünün önüne getirerek onunla ruhi biryakınlık kurması, bu yolla ona benzemesi ve onu örnek almasını hedefleyen bir uygulama olarak anlamaktadır. Onun sisteminde rabıtanın manevi gelişim seyri içerisinde önemli bir eğitim metodu olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Ona göre büyükleri taklit etmek ve onların haliyle hållenmek gerekir. Rabıta yoluyla özellikle yolun başında bulunan bir mürit bazı mertebeleri daha kolay geçecektir. Çünkü rabita yolun başındakiler için anne sütü gibidir.

Cemaatin aynı zamanda İlahiyat lisans eğitimi de almış olan günümüzdeki lideri Ali Ramazan Dinç fikihsız bir tasavvufun dinde sapmalara yol açabileceğine inandığını söylemekte, bu sebeple bid'atsiz bir tasavvufu savunmaktadır. Tasavvufu, "Kulun vakt içinde, o vakte en uygun şeyle baş başa olması..." şeklinde tanımlamakta, günümüz insanlarına en uygun olan şeyin akide eğitimi olduğunu belirtmekte, takvåyt; imandan İslâm'a, İslâm'dan ihsâna çıkış olarak tanımlamaktadır.

3. Faaliyetleri

Ali Ramazan Dinç'in önderliğinde Ehli Sünnet Alimleri Meclisi (ESAM) oluşturulmuştur. Meclis 2013-2016 yılları arasında Kayseri'de dokuz toplantı gerçekleştirmiş, bu toplantılarda İslam âlimlerinin sorumlulukları, ilim ve edeb, dünyevileşme ve kimlik kaybı, çocuk istismarı, rabita, faiz, ümmet olarak birliktelik ve cemaatler arası kaynaşma temaları ele alınmıştır. Ümmetin birliğiyle ilgili toplantıda çözümün 4C formülünde -Cami, Cemaat, Cuma ve Cihat- olduğu fikri öne sürülmüş, her àlimin kendi bulunduğu bölgede bir ilmi çalışma başlatması kararı alınmıştır.

Cemaat, faaliyetlerini şu araçlarla yapmaktadır:

www.yediulya.com, Seyr radyo ve TV, ABY Asya Basın Yayın, Mavi Yayıncılık ve Yeni Dünya Dergisi. Yeni Dünya Dergisi'nin bünyesinde hanımlar için Hanimefendi, çocuklar için de Beyza Çocuk dergileri neşredilmektedir.

 

Yahyalı Cemaati, Safa Vakfı ve Verenel Derneği ile de eğitim ve sosyal faaliyetlerde bulunmaktadır. Safa Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı; 1988 yılında Ankara'da kurulmuştur. Vakif yurt içi ve yurt dışında geniş bir ağa ulaşmıştır. Vakif eğitim, öğretim alanında, 'Safa Vakfı Eğitim Hizmetleri işletmesi adı altında, "Özel Safa Okulları" ve "Özel Safa Kelebek Anaokulu ve Kreşleri"nin yanı sıra, Cahit Zarifoğlu Bilgi ve Hikmet Evi, etüt merkezleri ve benzeri eğitim kurumlarıyla profesyonel bir yapı halinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Verenel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ise 2008 Yılında Kayseri Yahyalı'da kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Bu gün Türkiye genelinde 70 Şube ve Temsilciliği bulunan dernek, Yurt dışında 3 kitada 20 ülkede çalışmalarına devam etmektedir.