OKULLARA TEKNO ÖNDER GELİYOR
Eğitim ve öğrencilerin imam hatipler özelinde gelişimiyle ilgilenen ÖNDER İmam Hatipliler Derneği bünyesinde Bilim ve Teknoloji Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun ilk faaliyeti ise TEKNO-ÖNDER adı altında okullarda teknoloji sınıfı oluşturmak. Bu amaçla pilot bölge olarak seçilen İstanbul’da 10 okulda çalışmalara başlandı.
ÖNDER Bilim ve Teknoloji Komisyonu, 2018 yılı Kasım ayında faaliyetlerine başladı. Komisyonun başında ise ÖNDER Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Teknokent Genel Müdürü Yasin Erol bulunuyor.
Gençler yeni nesil teknolojileri üretecek
ÖNDER bünyesinde Bilim ve Teknoloji Komisyonu kurulmasını iki yıldır konuştuklarını belirten ÖNDER Genel Başkan Yardımcısı Yasin Erol, “Çünkü imam hatiplerin tek başına mezun ettikleri öğrencileri sadece imam, hatip ya da buna yakın alanlarla istihdam edilebilir önyargısını bizim yok etmemiz gerekiyor” dedi. Öğrenciler arasında sayısal alanlara yatkınlık, proje imam hatipler ve uluslararası imam hatiplerin ortaya çıkmasının kendilerini bu yönde bir çabaya yönlendirdiğini kaydeden Yasin Erol, sözlerine şöyle devam etti: “Tabi ki temel kriterimiz, öğrencilerimiz temel meslek derslerini dört dörtlük öğrensinler ama aynı zamanda yeni nesil teknolojileri de öğrensinler hatta üretsinler. Teknolojiyi üretenler bu nesiller arasından da çıksın diye bir fikir teatisinde bulunduk, tüm bunların fizibilitesini yaptık. Gördük ki okullarda ciddi bir talep var. Aileler çocuklarının iyi bir Kuran talebesi, iyi bir hadis talebesi, iyi bir fıkıh talebesi ama aynı zamanda iyi bir mühendis, tıpçı, iktisatçı, olmalarını istiyor. Herşey talep doğrultusunda gelişti.”
10 okulda TEKNO-ÖNDER
Komisyonun yapacağı ilk faaliyet ise daha önceden belirlenen ve pilot olarak seçilen 10 okulda TEKNO-ÖNDER adı verilen teknoloji kulüplerinin kurulması. Bunun için ise ÖNDER’le birlikte Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve T3 Vakfı elini taşın altına koyarak bir çalışma başlattı. Bu çalışmaya göre önce okullarda teknoloji kulüpleri kurulacak. Bu kulüplerin başında bir öğrenci başkan bir de kodlama eğitimi almış bir öğretmen olacak. Bu projenin nihai noktasını ise her okula bir kodlama ve robotik sınıfının açılması oluşturuyor.
Her ay bir söyleşi olacak
Yapılan çalışmanın ayrıntılarını aktaran Yasin Erol, kulüplerin TÜBİTAK’tan süreli yayınları talep edeceklerini ve bu yayınların düzenli olarak TÜBİTAK tarafından gönderileceğini söyledi. Bu şekilde bilim köşeleri oluşturulacağı bilgisini veren Erol, bu kapsamda ayrıca alanlarında uzman kişiler tarafından söyleşilerin de yapılacağını, her okulda her ay 200-300 kişinin katılacağı geniş katılımlı bu söyleşilerin düzenleneceğini aktardı. Bu kulüplerde bilim kafelerinin de olacağını ve burada bilim belgeselleri ve sinema filmlerinin izleneceğini belirten Erol, ayrıca oluşturulan akıl oyunları sınıfında da dama, satranç gibi oyunlar ile öğrencilerin rekabetçi zihinlerini de zinde tutmayı hedeflediklerini kaydetti.
İlk aşama eğitimcilerin eğitimi
Projede ilk olarak eğitimcilerin eğitileceğini belirten Yasin Erol, bu amaçla her okuldan bilişim alanında ya da temel bilimler denilen fizik kimya matematik alanında iki öğretmeni belirlediklerini söyledi. Bu çerçevede belirlenen isimlere, robotik kodlamanın nasıl yapılacağına dair müfredat aktarılacak. Yaklaşık olarak sıkıştırılmış programlarla 40 saatlik bir ders programıyla öğretmenlere bu yöndeki bilgiler yüklenmiş olacak. Eğitim başladıktan sonra da bu öğretmenler zaman zaman merkezlere davet edilerek bilgileri yenilenecek.
Dene Yap Atölyeleri kullanılacak
İstanbul genelinde 2’si ortaokul ve 8’i lise olmak üzere 10 okul belirlediklerini belirten Yasin Erol, bunu da henüz altyapısı oluşmamış, bu imkanlara ulaşamayan dezavantajlı okullardan belirlediklerini aktardı. Bugün bir robotik kodlama sınıfı oluşturmak için 50 ila 400 bin TL arasında değişken maliyetlerin ortaya çıktığının da altını çizen Yasin Erol, bu amaçla T3 Vakfı’na ait “Dene Yap Atölyeleri”nin olduğu lokasyonlardaki okulların belirlendiğini ve ilk eğitimlerin bu atölyelerde verileceğini kaydetti. Ancak plana göre, bu merkezlerdeki eğitim uzun süreli olmayacak, çünkü her okulun en kısa zamanda kendi robotik kodlama sınıfı ve akıl oyunları sınıfının olması hedefleniyor.
Türkiye’de teknoloji altyapısı oluşuyor
Türkiye’nin teknoloji konusunda geldiği noktayı da anlatan İstanbul Üniversitesi Teknokent Genel Müdürü ve ÖNDER Genel Başkan Yardımcısı Yasin Erol özetle şu bilgileri verdi: Türkiye’de teknoloji geliştirme kapasitesi altyapısı eğer sabredersek oluşuyor. Teknokentler sayesinde oluşturuyoruz, TÜBİTAK sayesinde oluşuyor, KOSGEB sayesinde oluşturuyoruz. Yetersizliğimiz tabi ki aşikar, ama şöyle düşündüğümüz zaman bugün San Francisco’da Slikon Vadisi’ndeki mantık başarıya ulaştığı yıllardan 50 yıl önce faaliyete geçmiş. 50 yıllık sabırlı bir yatırım döneminden bahsediyoruz. Öyleyse biz de ülke olarak aynı sabırlılıkla bu alanlarımıza bu tür yatırımlarımızı sabırla bıkmadan usanmadan yapmak zorundayız. Bizler de eninde sonunda ideal noktaya geleceğimize tam olarak inanmamız gerekiyor. Malum inanmak ve harekete geçmek başarmanın çok önemli unsurları. Ancak şuna inanıyorum ki onların 50 yılda geldikleri noktaya, bizler çok daha hızla gelebilme şansına sahibiz. Yeter ki zindeliğimizi hiç kaybetmeyelim.
70’e yakın teknokentimiz var
Türkiye’de ilk teknokent 1999 yılında ODTÜ’de kuruldu. İstanbul Üniversitesi Teknokenti 2012 yılında kuruldu. Türkiye’de teknokentlerin ortalama ömrü 10 yıl civarındadır. Ve şunu belirtmek gerekir ki; teknokentlerin temel yapı taşı teknoloji transfer ofisleridir. Biz teknoloji transfer ofislerini ülke olarak biraz geç kurmuş durumdayız maalesef. Teknoloji transfer ofisleri ülkemizde 2010 yılından sonra kurulmaya başlanmış. Ben o nedenle teknokentlerin gerçek doğum tarihini 2010 sonrasına koyuyorum. Dolayısıyla 2010 yılından sonra dünyaya gelmiş bir teknokent faaliyetinin bugün gelmiş olduğu mesafe fena bir mesafe değil. Şimdi her halükarda 70 e yakın teknokentimiz var. Bu teknokentlerde 10 bine yakın teknoloji firmamız AR-GE yapıyor. Biz bu farkı çok kısa sürede kapatacağız, çünkü bizden önceki deneyimlere, tecrübelere ve bilgilere de sahibiz.
Güvenli ödeme sistemlerinde varız
Onların 50 yılda aldıkları mesafeyi bugün biz 20 yılda alacağız. Güvenli ödeme sistemlerinde, kişi tanıma sistemlerinde, önemli biyoteknoloji alanlarında, kanser araştırma ve tanı kiti oluşturma alanlarında, yenilenebilir enerji sistemlerinde, güneş enerjisi fotovoltaik panellerinin odaklanma hücrelerinin yapımlarında ve insansız hava araçları dediğimiz savunma sanayiyle ilgili yapılan işlerde ülke olarak önemli mesafeler katettik. Yazılım konusunda Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden aldığımız yazılımları artık kendi içimizde üretebiliyoruz. Adım adım ilerliyoruz. Visa ve Marter Card’ın alternatifi Türkiye’nin Milli Ödeme Yöntemleri (TROY) bizim teknokentimizde yani 7 yıllık bir teknokentte dünyaya geldi.
1 şirket için yaşatmaya değer
Sadece 1 faydalı çıktı için bile Teknoloji Geliştirme Bölgelerini desteklemeye ve yaşatmaya değer. Çünkü bu alanlarda ortaya çıkarılan 1 değerinin, yüksek teknolojik ürünler kategorisinde olduklarından dolayı ülkeye etki değeri son derece yüksek seviyede olacaktır. Apple, Google, Amazon gibi şirketler Amerika Birleşik Devletlerinde binlerce girişimin içinden çıkmış birkaç en başarılı girişimler olarak ön plana çıkmış ve bu girişimler çok milyar dolarlık hatta trilyon dolarlık değerlere ulaşmışlardır. Öyle ise bizler de doğru çıktıları alabilmek için, sabırla bu girişimleri desteklemek zorundayız ve ortaokul ve liselerimizden itibaren bu kapasitenin daha donanımlı hale gelebilmeleri için teknoloji üretimini önemseyen iklimi sürekli zinde tutabilmeli ve gereken desteği sonuna kadar vermeliyiz.