Okulsuzluk Hakkındaki Yaygın Efsaneleri Çürütelim

Okulsuzluk Hakkındaki Yaygın Efsaneleri Çürütelim

Belki okulsuz bir ailesiniz, belki yeni yeni başlıyorsunuz ya da yıllardır yapıyordunuz. Eminim bu efsanelerden bazılarını siz de çevrenizden duymuşsunuzdur. Belki şu anda bunlar sizin dertleriniz ve ortalığı savurarak deschooling yolunda ilerliyorsunuz. Belki okulsuzluğun kendi aileniz için nasıl  ürüyeceğini merak ediyorsunuz, bazı sorular var kafanızda. Şundan da eminim ki, bu sorularınızın  altında da bu efsanelerden bazıları yatıyor. İşte şimdi Whole Woman bu en yaygın efsanelerden bazılarını çürütecek!

Öğretmen olman lazım

Hayır! Esasında ev okulu uygulamak için hiç bir şekilde öğretmenlik vasıflarına ihtiyacınız yok. Hatta bazı öğretmenlerin sınıfında bulunmuş biri olarak diyebilirim ki, öğretmenlerin bile öğretim lisansına ihtiyaç duydukları tartışılır.. ama konudan sapmayalım. Ebeveynlere öğretmenlerden daha büyük avantaj sağlayan şey; bir çocuğun başarı sağlamasına dünyada hiç kimsenin ebeveyni kadar adanmış  olamayacağı gerçeğidir.

Çocuğum öğrenmekle pek ilgilenmiyor

Yaşayan her canlı öğrenmeye programlıdır, bu yaşamanın temel bir ilkesi. Çocuğunuz kalkülüs öğrenmek istemiyorsa (ben daha ne olduğunu bile bilmiyorum), ya da Shakespeare okumak istemiyorsa kimin umrunda, modern hayatla yakından uzaktan alakası yok. Bırakın çocuklarınız kendi ilgi alanlarını takip etsin. Eğer arabalara ilgi duyuyorsa, bir tamirci olabilir, hayvanlara ilgisi varsa bir veteriner, okumaya ilgisi varsa yazar olabilir, modayı seviyorsa belki ileride kıyafet ya da kumaş tasarımcısı olur vs vs. Çocuğunuz tarafından tasarlanmamış hiç bir eğitim müfredatına fazla güvenmeyin çünkü çocuklar ancak gerçek manada ilgilendikleri şeyleri özümseyerek öğrenirler. Çocukların öğrenmeye meraklı olmadığı fikri, okulun onlara öğretmeye çalıştıkları ile ilgilenmemeleri üzerine dayanır, esas gerçekliğe değil. Bu sebeple, bu efsaneyi de dibine kadar çürütmüş olduk.

Bir çocuk okul olmaksızın okumayı ya da en azından yapılandırılmış dersleri öğrenmez

Aslında bir çocuk tamamen kendi başına okumayı öğrenebilir. Çok fazla edebî kültür ya da okur yazarlık ile çevrelenmiş bir toplumda yaşayan bir çocuk, doğal olarak okumayı öğrenmek isteyecek ve kendisine öğretmek için gerekli her türlü soruyu soracaktır. Çok nadiren karşılaşıldığı üzere  (okulsuz çocukların okumayı öğrenmediği üzerine hiçbir kayıt bulunmadığı halde okula gidip okumayı öğrenmemiş çok sayıda çocuk kaydedilmiştir) çocuğunuz kendi kendine okumayı öğrenmez ise, yetişkin okuma yazma kursları 30 saatte gerekli donanımı vermekte.

Disiplin verilmezse çocuk GERÇEK hayatta asla başarılı olamaz

Disiplin içten gelir, dışarıdan zorlama ile hakiki olarak sağlanamaz. İnsanı tam zamanlı çalışmaya meyleden iç disiplini değildir, para merkezli toplumumuzda hayatta kalmak adına para kazanmaya dayalı temel bi ihtiyaçtır. İç disiplin yardım eder ama insanların iş aramalarının sebebi değildir. Ama şu kesin ki; çoğu insan işten kaytarıyor, her ne kadar çok büyük bir oranı okullu olsa da; zaten genelde insanların çoğunluğu okullu. Yani okula giden her birey iyi disiplinli ve tam zamanlı çalışmakta mı? Tabi ki hayır! İnsan insandır, nasıl eğitilmiş olduğu durumu değiştirmez.

Okul olmazsa çocuklar gerçek hayatta tutunamazlar

Okula gitmiş bazı insanlar da gerçek hayatta asla tutunamıyorlar! Ama bunu söylerken şunu da gözden kaçırmayalım; okul gerçek hayat değildir. Okul okuldur. Okullu yaşam ile gerçek hayat arasında hiç bir benzerlik yoktur.  Okulsuz çocukların “gerçek hayat”ta yapamayacakları fikri de başka bir efsane. Gerçek hayatta insanların kendi kararlarını kendileri vermesi gerekiyor, okulda ise sorgulamaksızın emirleri uygulamaları bekleniyor. Gerçek hayatta insanlar ihtiyaç duyduklarında tuvalete giderler, okulda ise tuvalete gitmek için izin alınmalıdır. Gerçek hayatta işinden nefret ediyorsan başka  seçenekleri değerlendirmen mümkündür. Okulda ise bu mümkün değil, eğer ebeveynleriniz size destek olmazlarsa tabi. Gerçek hayatta zorbalık ve taciz bir suç teşkil eder ve polis tarafından soruşturulur. Okulda ise kendini yeterince savunamayan, destek bulamayan ya da kaçamayan çocuklar için bu çok zor.

Okul çocuğu sosyalleştirir

İşte en ısrarcı okulsuz efsanelerinden biri. Hadi çürütelim! Sosyalleşmenin Cambridge sözlüğündeki tanımı: “insanları ya da hayvanları gruptaki diğer elemanların uygun göreceği biçimde eğitmek” imiş. Hayvanlar demek? Harika! Ama insanlar genelde bunu kastetmiyor tabi, daha çok çocuğun yalnız ve arkadaşsız kalacağını kastediyorlar ama bu doğruluktan fersah fersah uzak! Avustralya'nın tam karşısında ev okulu grupları bir araya geliyor. Kamp gezilerine, müze gezintilerine, sahile, hayvanat bahçesine ya da klasik bir öğrencinin gezdigini gördüğünüz her yere gidiyorlar, resmi danslar, iş tecrübeleri ve sadece oyun oynamak için bile sürekli bir araya geliyorlar. Ev okullu çocuklar oldukça sosyal! Çocuklar doğal olarak sosyal bireyler zaten, sosyal ortamlarda nasıl davranmaları gerektiğinin

öğretilmesine ihtiyaçları yok.

Diğer çocuklarla aynı şeyleri öğrenemeyecekler

 Hayır, öğrenmeyecekler! Ve diğer bir ülkedeki çocuklar, diğer şehirlerdeki ve hatta diğer mahalledeki okula giden çocuklar da birbirleriyle tıpatıp aynı şeyi öğrenmeyecekler. Okulsuzluk bir avantaj çünkü standart sınavlar biter bitmez unutacakları bir sürü gereksiz şeyle kafalarını doldurmuyorlar. Gerçekten ilgilendikleri şeyleri öğreniyorlar ve bu bilginin büyük bir kısmı hafızalarında yer ediyor. Eğer bütün çocuklar okuldan ayrılıp, hepsi aynı mesleğe yönelseydi o zaman hepsinin aynı şeyi öğrenmesi önemli olurdu, ama okuldan ayrılan çocuklar, daha fazla çalışmak üzere üniversiteye girmekten, seyahat etmeye, bir fabrikada çalışmaktan bir aile kurmaya ve diğer bir çok alana kadar herşeyi yapabilir. Çocukların öğrenmeye ihtiyaç duydukları şeyler hayatî becerilerdir, tırı vırı şeyler değil. Evet burada en çok ısrarla önümüze gelen okulsuz efsanelerini çürüttük, ama ele almadığımız başka bir kaç tane daha var. Siz hangi efsaneler ile karşılaştınız? Hangi efsanelerin çürütülmesini isterdiniz? Kendi tecrübeleriniz ile birlikte bir yorum bırakın. Eğer okulsuzluk üzerine bir blogunuz varsa da buraya linkini iliştirin ki diğer okuyucular da yolculuğunuzu okuyabilsinler!

Kaynak:

http://wholewoman.com.au/mothering/debunking­the­common­myths­of­unschooling

Çeviren: Elif Yaman