Okulsuz Çocuklar Nasıl Öğrenir?

Okulsuz Çocuklar Nasıl Öğrenir?

Mordo Mordo'dan güzel bir çevirimiz var.

http://www.lifelearningmagazine.com/1204/how-do-they-know-that.htm?fb_action_ids=532731183562792&fb_action_types=og.recommends

"Kızlarım 1970lerde okulsuz eğitim görmeye başladığından beri hep bir şeyi merak ettim. Neden bunca insan onların "nasıl" öğrendiğiyle bu kadar ilgileniyordu? Muhabirler, akrabalar, iş arkadaşları, diğer ebeveynler - sırf meraktan- yıllar boyunca, çocuklarımın yazmayı, okumayı vb şeyleri öğretilmeden nasil öğrendiklerini sorup durdular. (Ne ilginçtir ki bir kere bile nasıl konuşmayı ya da yürümeyi öğrendiklerini soran olmadı..)

Bu sorgularin; öğrenmenin, illaki öğretmenin direk bir sonucu olmadığı ya da eğitim diye tanımladiklari şey her ne ise onu almak icin okuldan başka yerler / yollar da olabileceğini daha evvel bir kez olsun mütalaa etmemiş kişiler tarafından ve biraz laf olsun diye, pek de inanmaz bir halde takınılmış bir tavır oldugunu düşünüyorum. Bu sorulara karşı omuz silker ve bilmiyorum belki de yavaş yavaş sindirmişlerdir (osmoz terimini kullanmış burda hoşuma gitti smile ifade simgesi ) der ve konuyu değiştirirdim. Biraz daha uzun bir açıklamaya girişirsem de ya gözleri dalar ya da gözlerini devirirlerdi.

Bu konudaki tecessüs ise bundan çok daha büyük.. İnsanların nasıl öğrendiğini araştırmak üzerine tahsis edilmiş kocaman bir endüstri var. Araştırmaların çoğu okulda öğretilen -aslında öğretilmeden de her halükarda ve hatta bazen yardım diye yapılan müdahale cümbüşü olmadan daha da güzel bir şekilde öğrenilebilecek - şeylerin "daha iyi" öğretilmesi için yollar bulmayı amaçlıyor. Ayrıca, çocukları bu öğretme ve sonuçlarını test etme sürecine açık olmaları için suni bir şekilde motive etmeye daha iyi yollar bulmanın ucunda çok para var..

Burda kimsenin dile getirmek istemediği şey ise, okulda sözde öğrenildigi iddia edilen şeylerin çoğunun aslında hiç de öğrenilmiyor olması. Esasında durum çoğunlukla işlenilen konunun ezberlenmesi; bu ister önemli tarihler olsun, ister bir matematik formülü, isterse de fiil ile isim arasındaki fark. İlgili konu ve içeriğinin öğrenilmesi için herhangi bir ilgi / merak olmadığı ve bu bilgiyi deneyimleyecek, intibak edecek ve uygulamaya geçirecek yeterli vakit sağlanmadığı takdirde, bu geçen sürece öğrenme diyebileceğimizi düşünmüyorum. Daha çok ezberleme, papağan gibi tekrar etme ve unutma olarak adlandırabiliriz. (Yoksa öğretmenler ve bazı veliler niye bütün yaz tatili boyunca elden kayıp giden / unutulan (ground lost?) bilgilerden şikayetlenip dursunlar ki?!)

Bir kişinin hayatı boyunca süregiden örneği üzerinden; müşahede ile, okumakla, tecrübe etmekle, deneyip yanilmakla ve tatbik etmekle edindiği / öğrendiği ihtiyaç odaklı malumatı (hazır bulunusluk diye tabir ettiğimiz sanırım) kendi süreci içinde inceleyerek, gerçek manada öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine dair bir ipucu yakalayabiliriz. Bu edinimlerin bir kısmı yürümek, konuşmak, bir çit dikmek, bahçe yetiştirmek ve sevdikleri ile ilgilenmek gibi "hayatî becerileri" ihtiva eder. Bazıları ise, hani o bizi merhametli ve hislerinde dengeli insanlar haline getiren ince ayarlar çekmemizi sağlayan iç kavrayış anlarımızı.. İşte bu okulsuz çocuklarımızın öğrenme biçimidir.

Mamafih, çoğu insan -okulda ya da başka yerde- tahsil görmek ya da tahsilli olmaktan bahsettiği zaman, bahçıvanlık, tesisatçılık, bisiklet tamiri ya da arp çalmak nevinden (her ne kadar bütün bu alanlarda bir kurs ve sertifika almak mümkün olsa da) vakıaya mukabil olarak, okumak, yazmak, kimya ve tarih gibi "akademi" adını verdikleri muhkem ve harici olarak , başkaları tarafından belirlenmiş bir grup bilgiyi kastetmektedir. Esasında bu beceriler akademik çevrelerce küçümsenerek, en iyi ihtimalle gereksiz bir gösteriş, en kötüsü ile de akademide ilerleyemeyen ya da (daha da önemlisi) ilerlemeyi tercih etmeyen çocukları bir nevi küme düşürecek bir alan olarak görülür de o akademik olguları / bilgileri öğrenmenin etkili ve verimli bir yolu olarak görülmez malesef.

Ilmin çeşitli alanları içinde farklı bölümler oluşturulup, özelleştirilmesi ve bunların ne zaman, nasıl öğrenileceği meselesi eğitimi ticaret gibi gören / kullanan kurum ve kişiler tarafından yönlendiriliyor. Ancak okullarda (ya da diğer eğitici yöntemlerle) öğretilmeye layık bulunan bilgi çeşitleri ölçülüyor, test ediliyor, diğerleri edilmiyor. O yüzden akademik olmadığı düşünülen öğrenme biçimlerinin eğitim araştırmaları endüstrisinde incelenmemesi ve bizim tarafımızdan da nadiren düşünülüyor olması pek şaşırtıcı değil.

Yine de, çoğu ebeveyn ve öğretmene göre, öğrenmenin her bölümü, çocukları kendi hallerine bırakmaktansa, yetişkinlerin (bilhassa da öğrenmenin nasıl gerçekleştiği kendisine güya öğretilmiş olanların) çocuklara yardım etmesiyle daha verimli ilerleyecektir. Tahminimce bu inanışın sebebi, öğrenmenin zor, karmaşık ve gizemli bir süreç olduğuna inanmamız.

Okulsuz çocukların nasıl öğrendiğini merak edenler, öğrenmenin ihtiyaca binaen, hazır bulunuşluk halinde ve dışardan pek bir müdahale gerekmeksizin gerçekleşebileceğini kabul etmekte oldukça zorlanıyorlar. Ve bence buna, kendi okul tecrübelerimizin, temel beşerî saiklerimize olan güven eksikliğini pekiştirmesi sebep oldu."

Post hakkında yapılan diğer yorumları da yorumlar kısmına ekliyorum.

Şule Seda Ay